“Donde puedo compra loro?”
Sanırım sorumu yanlış anladılar. Yüzlerinde hoşnutsuz bir ifade var. Artık neye bozuldularsa, adam bana tavır yapıyor… Ters bir ifadeyle yüzüme karşı bir şeyler söyledi sonra sırtlarını bana döndüler... Bu iki tipin tavırları fena halde canımı sıktı ama yapacak bir şey yok. Türkiye’de olsa bizler turiste yardımcı olmak için elimizden gelen her şeyi yaparız, bir de şunların yaptığına bak…
Tekrar yürümeye başladım. İleride birkaç taksi müşteri bekliyor. Onlardan birine yanaşıp “Donde puedo compra loro?” diye seslendim. Taksi şoförü “Ha lora!” diye gülümseyerek cevap verdi…
Taksiye atladım bir süre gittik, eski dökük bir mahalleye geldik sonra rastgele bir yerde durduk. İnmeden önce, taksi şoförü evlerden birini göstererek “Lora lora” diye gitmem gereken yeri işaret etti. Adamın parasını verdim ve gösterdiği eve doğru yürümeye başladım.
Evin kapısı açık, burası yarı ev, yarı bar gibi bir yer, içeride 5-6 tane de kadın var. Sanırım bu insanlar ormanlarda yakaladıkları papağanları kanun dışı yollardan turistlere satıyorlar.
İçeri girdim, İspanyolca “Ola” diye selam verdim sonra da bildiğim tek İspanyolca cümleyi tekrarladım “Donde puedo compra loro?”
Birden kadınlar arasında bir gülüşme oldu. Kadınlardan biri İspanyolca bir şeyler söyledi ama anlamadığımı fark edince konuşmasını kırık bir İngilizce ile devam ettirdi.
“İçeri gel, burada istemediğin kadar lora var,” diye.
İşte o an loro’nun papağan, lora’nın da kadın anlamına geldiğini anladım. Ben “Nereden papağan satın alabilirim?” diye sorarken karşımdakiler sorumu “Nereden kadın satın alabilirim?” diye anlıyorlarmış.
O gün orada oluş maksadım loro idi, o yüzden lora’lara takılmadım. Mahcup bir tavırla bahsettiğim kadınla biraz muhabbet ettim sonra oradan uzaklaştım.